25 Temmuz 2019 Perşembe

BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU



bilinmeyen bir kadının mektubu ile ilgili görsel sonucu                                   
                     
Yazar adı: Stefan ZWEIG
Sayfa Sayısı: 62
Yayın: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Çevirmen: Ahmet Cemal

Arka Kapak

Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana." Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi?
Zweig, okurunu bir  kez daha insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal.

Yorum

Zweig'in adını hep duyuyordum, kitapları hele çok övülüyor. Bilmiyorum en azından benim çevremdekiler öyle yapıyor. Bu kitap Zweig'in okuduğum ilk kitabı. Bakalım bu kadar neden övüyorlar bir de ben göreyim dedim ve şimdi anlıyorum neden bu kadar övdüklerini. Bu kitabı okuduktan sonra kendime kızdım zaten neden daha önce okumadım diye. Sayfa sayısı az ama daha ilk cümlelerden itibaren kendine bağlıyor kitap okuyucuyu. Adından da anlaşıldığı gibi adı belli olmayan bir kadın kahramanın, roman yazarı R'ye olan karşılıksız aşkının öyküsünü mektubun diliyle anlatıyor. Kadın karakterin çocukluk döneminden yetişkinliğe uzanan zaman diliminde yaşananları ustaca anlatan yazar, kadın karakterin erkek karaktere olan aşkını iliklerinize kadar hissettiriyor. Özellikle sevdiğim kısım şu ki erkek bir yazarın kadının ağzından aşkı bu kadar güzel anlatabilmesi. Ki bu da yazarın ustalığını gözler önüne seriyor. O yüzden Zweig'e hayran olmamak elde değil. Bir erkeğin umursamazlığı ve kadının ona olan ölesiye aşkı... Eğer aşkı sizde iliklerinize kadar hissetmek istiyorsanız, bir kadın aşkı için neler yapar diye merak ediyorsanız kaçırmayın derim. Herkese iyi okumalar o zaman...

24 Haziran 2019 Pazartesi

KEDİ GİBİ DÜŞÜNMEK VE DAVRANMAK

Kitap adı: Kedi Gibi Düşünmek ve Davranmak
Yazar: Stéphane Garnier
Yayınevi: Palome
Çeviren: Ebru Erbaş
Sayfa sayısı: 157
Baskı sayısı: 12. Baskı


ARKA KAPAK

kedi gibi düşünmek ile ilgili görsel sonucu"Kediler bizi ezelden beri büyüler. Onları gözlemler ve anlamaya çalışırsak o güçlerinde , tavırlarında, özelliklerinde, alışkanlıklarında, küçük deliliklerinde yani huzur içinde yaşamaya ve mutlu olmaya dair yeteneklerinde büyülü bir şeyler olduğunu görürüz.

'Bugünkü aklımla yirmili yaşlarıma dönmek isterdim...' Kim bilir kaçımız, gün gelip bunu kendine demiştir. Bizler ancak zamanla ve azıcık bilgelik kazanırken okulları, kitapları, düşünürleri olmayan kediler, hiçbir çerçeveye hapsolmadan, hiçbir referansa bağlanmadan hatta çok da uzun yaşamadıkları, çok fazla tecrübe edinmedikleri halde bir nevi doğuştan gelen bilgeliğe sahiptir. bizlerin pek çok sorgulama, girişim, değişim, tefekkür ve iç gözlem pahasına ancak birkaç kırıntısını tırtıklayabildiğimiz bir bilgelik bu. Ancak altmış yaşından sonra, günün birinde onun gibi, dudaklarımızda bir gülümseme ve iç huzuruyla kurulup ufku izlemek mevkiine erişebilmek için aşılması gereken yol hayli engebeli olduğu kadar da zahmetli. O ise bunu yapmayı neredeyse doğuştan bilir.

Bizler onların vesilesiyle, onların performansına kısmen de olsa yaklaşarak farklı bakış açısı kazanabilir, dünyayı farklı bir pencereden görebilir ve aynı zamanda kendimize dair farklı ve daha gelişkin bir anlayışa erişebiliriz."

Yaşamın kıymetini kedi gibi bilebilmek için dünyaya onun gözleriyle bakmaya, kedinin felsefesine ve düşünce dünyasına hoşgeldiniz!

"İnsan kediyi anladığı ölçüde uygarlaşmıştır." George Bernard Shaw

"Tüm hayvanla içinde sadece kedi mütefekkir bir yaşama erişir." Andrew Lang

"Filozofları ve kedileri çok inceledim. Kediler kesinlikle çok daha yüksek bir bilgeliğe sahiptirler." Hippolyte Taine

"Eğer insanı kediyle melezlemek mümkün olsaydı bu insanı geliştirir ancak kediyi geriletirdi." Mark Twain

YORUM

Bu kitabı okuduğum zamandan bir süre öncesinde Youtube'da görmüştüm ve ilginç bulmuştum. ve doğruyu söylemem gerekirse çok da ilgimi çekmemişti. Kapağı falan güzel görünüyordu ama bana pek kişisel gelişim kitabı gibi görünmedi nedense. Kedileri severim normalde ama kedilerle kişisel gelişimi pek bağdaştıramadım herhalde. Sonrasında kırtasiyeye gittiğimde bir baktım elimde bu vardı:D Dikkatimi çekmeyen bu kitabı neden aldığımı bende bilmiyordum ama nedense gözüme çok hoş göründü. Kitabı okumaya başladığımdaysa elimden bırakamadığımı fark ettim. Sayfalar ilerledikçe de 'kediler neymiş be!' demeden de edemedim tabi. Hele yazarın gözlem gücüne ayrı bir hayran kaldım. Kedilerin özelliklerini tek tek sıralayan bu kitap özellikle hangi konularda kedilerden ibret almamız gerektiğine vurgu yapıyor. Eğlenceli bir dili de var ayrıca. Bildiğimiz sıkıcı kişisel gelişim kitaplarından değil yani ki kitabın dışın bakmanız bile nasıl bir kitapla karşı karşıya olduğunuzu söylüyor bence. Eğlenceli dilinin yanında okuyan kişinin de kendini sorgulamasını sağlayacak bir kitap bana kalırsa. Yani 'Bu özellikler bende ne kadar mevcut?' şeklinde mesela. Gerçekten ibret alınmalık bir kitap. Sakın 'kediyle kişisel gelişimin ne alakası var' gibisinden bir ön yargıya kapılmayın benim gibi. Hem eğlenceli ve tatlı bir kitap ve kişisel gelişime katkıda bulunacak güzel bir kitap. Bence ona bir fırsat tanıyın. Pişman olmayacaksınız.






11 Temmuz 2018 Çarşamba

BAYAN PEREGRINE'İN TUHAF ÇOCUKLARI

BAYAN PEREGRINE'IN TUHAF ÇOCUKLARI 

Yazar adı: Ransom RIGGS
Sayfa sayısı: 399
Yayıncılık: İthaki yayınları
Çevirmen: Aslı DAĞLI


ARKA KAPAK
Gizemli bir ada.
Terk edilmiş bir yetimhane.
Oldukça tuhaf fotoğraflardan oluşan bir koleksiyon.

Yaşadığı korkunç aile trajedisi yüzünden Galler kıyılarındaki, dünyadan uzakta kalmış bir adaya yolculuk eden on altı yaşındaki Jacop, burada Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi'nin yıkıntılarını keşfetmekle kalmayıp, Bayan Peregrine'in çocuklarının sadece tuhaf olmaktan çok dah fazlası olduğunun farkına varır.

New York Times bestseller listesinden 108 haftadır inmeyen, aklınızdan çıkmayacak eski fotoğraflar eşliğinde okuyacağınız Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları, gölgelerde geçen bir macera arayan her yaştan okuyucuyu içine çekecek eşsiz bir roman.

                   ***

"Gergin, duygusal ve tuhaf mı tuhaf bir ilk roman. Fotoğraflar vemetin birbirini tamamlayarak unutulmaz bir hikaye yaratıyor."

-John Green, kağıttan kentler ve Aynı Yıldızın Altina kitaplarının çoksatan yazarı

"Bu, hipsterlar için yazılmış bir Harry Potter kitabı. Geçtiği dunyaya ve verdiği hisse bayıldım."

-Felicia Day

Yorum

Vee yine harika bir kitapla herkese merhabaaa😀 Nasılsınız, okumalar güzel gidiyor mu? Umarım güzel gidiyordur. Ben yine farklı bir kitapla karşınızdayım. Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları. Kendisi fantastik bir serinin ilk kitabı olurlar. 3 kitaplık bir seri. Uzun zaman önce okumuştum ben aslında ama sanki daha dün gibi. Yani 1 yıl kadar olmuştu ama bende nasıl bir iz bıraktıysa hala aklımda. Öyle bir kitabı, öyle  bir seriyi unutmam mümkün mü zaten?😁 Kesinlikle değil. İnsana yaşattığı o merak, o heyecan... Kitabın atmosferi adı gibi ilginç. Arka kapaktaki yorumların hakkını yememek gerek çünkü gerçekten gölgelerde geçen bir macera. Açıkçası ben hep böyle bir kitap var mıdır acaba diye düşünüyordum ki hakkaten varmış. Kısaca konusuna gelirsek, Jacob dedesinin gizemli ölümünden sonra Galler kıyılarındaki bir adaya gider. Oradaki yetimhaneye vardığında ise sıradan hayatı hızlı bir şekilde değişecektir. Oradaki çocukların hikayeleri, gizemli güçleri, kurulan dostluklar, ve tabi bir yandan kitabı ayrıca heyecanlı kılan tehlikeler ve biraz da romantizm... Anlayacağınız bu romanda istediğiniz, sizi heyecanlandırıp meraklandıracak her türlü öğe mevcut. Tereddüt etmeden okuyacağınız bir kitap. Şahsen ben okurken içine öyle bir daldım ki kitabı okumadığım gün içerisinde içimden keşke bir an önce eve gitsem de okusam dedim. Ve bir de keşke bende böyle bir dünyada yaşasam. Sihirli güçlerle yaşamak bazı açılardan güzel olurdu belki de😂 Neyse biz gerçek dünyaya dönecek olursak, dediğim gibi okuyucuyu içine alan son derece akıcı bir kitap. Okuduktan sonra pişman olunacak bir kitap değil yani. En azından ben öyle düşünüyorum. Genel olarak internette okuduğum yorumlar da iyi. Ama tabi ki bir okuyucu olarak karar sizin. Azıcık günlük hayattan uzaklaşıp farklı dünyalara dalayım derseniz bu kitap sizlik benden söylemesi. Yine güzel bir kitapta görüşmek üzere. Hepinize iyi okumalar😊

10 Temmuz 2018 Salı

YAKUT KIRMIZI

YAKUT KIRMIZI



Aşk tüm zamanların içinden geçer.

Arka kapak

Zamanın sınırlarını aşan bir yolculuğa hazır mısınız?

O, on iki zaman yolcusundan biri. Ve hayatı tamamen değişmek üzere...

Bazen sırlarla dolu bir ailede yaşamak gerçekten de zordur. En azından on altı yaşındaki Gwendolyn bundan kesinlikle emindir. Ta ki günün birinde kendini 18. Yüzyıl Londrası'ında bulana dek. Işte o zaman ailesinin en büyük sırrıni öğrenir: Zaman yolculuğu! Ancak bu yolculuklarda genç kızın hislerine yer yoktur. 
Çünkü aşk, durumu daha da karmaşık hale getirmekten baďka bir işe yaramaz!

Eğer bir romanın çikolatalı kek kadar yumuşak, tatlı ve baştan çıkarıcı olması mümkünse, yakut kırmızı kesinlikle o kitap olmalı. Bu son derece iştah açıcı, soluk kesici bilimkurgu ve aşk macerası karışımını herkes bir oturuşta okuyacak.

Augsburger Allgemeine

Yorum

Hani arka kapakta yazıyor ya çikolatalı kek kadar yumuşak, tatlı ve baştan çıkarıcı diye, kesinlikle çok haklı. Yoruma tamamen katılıyorum. Baş kahraman Gwendolyn'in sıradan hikayesiyle başlayan kitap sizi öyle bir çekiyor ki bırakmak biraz zor olabiliyor:D Şahsen ben ders çalışırken bile bazen aklıma girmiyor değildi o derece. Epey bir merak ettim ki her kitap bende öyle bir etki bırakmaz. Kitap Gwendoly'nin gözünden anlatıldığı için bana daha çok samimi geldi. Sanırım bu biraz da birinci kişili anlatımı sevdiğim için olabilir o ayrı. O kadar akıcı, o kadar içten bir dili vardı ki nasıl bitti ben anlamadım. Zamanda yolculuk sırasında yaşadıkları, 18. Yy Londrasının anlatılışı ve tabi diğer bir zaman yolcusu olan Gideon... Her şey ayrı bir merak konusuydu. Sıradan bir lise öğrencisiyken zaman yolcusu olduğunu öğrenen Gwendolyn için durum berbat gözükse de sonrasında gelişen olaylar onun için son derece ilginç, bir yandan tehlikeli bir yandan da heyecanli olacak. Romantizm, macera, heyecan... Bu kitapta aradığınız birçok duyguyu burada bulacağınızdan eminim. Yine okuyucuyu içinde bulunduğu dünyadan alıp farklı diyarlara götüren muhteşem bir kitap. Bazı yorumlar kitabın daha küçük yaşlara hitap ettiğini söylüyor ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Kitabı ilk aldığım zaman bende bir anlık tereddüte düşmedim degil tabi. Ama üniversiteden yeni mezun olan biri olarak ben kesinlikle sadece küçüklere hitap ettiğıni düşünmüyorum bu kitabın. Ama herkesin görüşü farklıdır ve saygı duyarım. Ha şunu da söylemeden geçmeyeyim, yakut kırmızının 2 tane de devam kitabı var. 2. Si safir mavi, 3. sü ise zümrüt yeşil. Yakut kırmızıyı bitirdiğime göre 2. Ye geçebilirim.😁 umarım siz de seversiniz. Yorumlarınızı bekliyorum😊 Farklı dünyalara götüren yeni bir kitapta görüşmek üzere..